20061226

f

bildiğim ne kadar hatıra varsa bazen unutuyorum. cebimden kağıtlar çıkıyor, eski notlar, bakmadan koyuyorum bir köşeye. sana ait ne kadar şey varsa yalanlıyorum satır satır, duymadım diyorum, ben orada yoktum, ben geldiğimde çoktan gitmişlerdi, bayanın saçlarına bakın, parmak izimi bulamazsınız, masumum.

sonra kahvenin birine saklanıyorum kaçıp, arkamdan gelenler başka sokağa giriyor. herkese benden birer çay demiyorum dikkat çekmemek için, usulca masanın yeşiline ilişip okeye dönüyorum, radyodan eski bir parça duyuluyor, üçüncü ayakta siyah bir at kazanıyor aniden, seviniyoruz birazcık, ben gidiyorum diyorum, kaçmam lazım.

bir arkadaşıma rastlıyorum geri dönerken, peşimdekiler benden umudu kesmiş, rahatım. nasıl gidiyor diye soruyor, harika diyorum, herşey fazla fazla yolunda, şu soğuklar olmasa daha iyi olacağım, iyi diyor, gülüyoruz biraz, üstündeki kazak yakışmış diyorum, gerçekten yakıştığı için. bir ara görüşelim dediği an aklıma geliyorsun.

kaçamıyorum.

sana hayal kırıklığı miras bırakmış olabilirim, doğrudur. bana ne kadar kızsan yeridir, haklısın. başka mevsimlerin sonbahar köşesiydik sınıfın en arka duvarına asılmış, olabilir. (sana yaz düşmüş gibi gelirdi bana, umarım yanılmadım). yollarımız bir trafik lambasının saniyeleri altında kesişti, kaçamadık.

kaçamıyorum.

Hiç yorum yok: