20090727

.f

Bazı adamların kalbi hüzünlü atar; tik, tak, tik, tak ve çoğunlukla tek başına, sonra şehrin üzerinde (belki de bizim hiç göremediğimiz içinde bir yerde) bir rüzgar eser, belki de bir parantezin içinde, sanırsın eylül, yahu bu kadar erken beklemiyorduk seni, sen devrik cümlelerimizin kısmi şampiyonu, sen kelime oyunlarının gölgede oturan adamı eylül, pardon, kalbi hüzünlü atan adamı eylül, vadesi dolmamış ölümler gibi, çok bilip de hepsini unutmuş insanlar gibi, çok şey söylemek isterken susmuş gibi, son sigara gibi, bir virgülün peşine fazladan eklenmiş cümleler gibi, bazı adamların kalbi gibi, tik, tak, ak, rep, yel, ko, vans upon a time, ölüm gibi.

Bazı adamlar bir bardak viski içmek için yazı yazar, kendilerinin diğer yarısını kandırmak için, iyi bir şarkıdan aşırılmış ikilemeler, sana inanılası gerçekler.

Neden gitmez çocukluğum aklımdan, onu bilemem oysa ben, herşeyi bilirim de az çok, bunu aklımın ucuna getiremem. Kısa pantalon giymiş halim gelir, dayımın beni gezmeye götürdüğü zamanlar, bazen gece yarısı çorba içmeye, sineklerden kaçtığımız yaz akşamları, büyükannem cennette şimdi, o zaman da vardın sen istanbul ve istanbul bile aklıma gelirdi o vakitlerde de ben bu vakitleri niye bu kadar çok özlerim aklımın sağına getiremem. Bazı adamlar bilerek unutur bazı şeyleri, kendine karşı; tak, tik.

Bugün yani şu yaşadığımız an, yalan gibi, iyi güzel harika belki ötesi birşeylerin ama yalan gibi, fazla virgüllerimizi yukarıda sıkıldığınız cümlelerde kullandık bayan, sonuncu gibi'mizi de feda ettik az önce, eylül'ün daha vakti var ve rüzgarların ve sessizlik, bakınız 've' de bitti elimizde, ışıklar vardı onları da kapattık, malum tehlikeli zamanlar, karartma nedir bilir misiniz bayan, siz hiç aheste aheste yaşlandınız mı karartma gecelerinde, hayır değil mi, ben de, yine karanlık iyi güzel harika, karanlık ne yapar ki bazı adamlara, oysa bir takım sesler duyuyorum, vadesi dolmamış ölümler, erken, tabir-i caizse, saniyeler geçiyor da lisede müzik öğretmeni gibi geçiyoruz o aynı seslerin üzerinden, tik, tak, gerisini biliyorsunuz bayan ve tahtaya kalkıp notalar soruyoruz kendimize şimdi.

okuduğumuzu anladık mı, anladık ve ne zaman şefkatli bir el görsem biryerlerde, sen aklıma gelirsin benim bayan, bunu sana bir ara anlatırım, unutturma.