20071127

f

Derin bir gaflet, dalalet ve hatta kendime hiyanet içerisindeyim.

Düşüncesel kendimi rafların tozlarına kaldırdım, bir vakitler adanın birine düşsen yanına alacağın oniki şey ne olur diye sorduklarında farketme yeteneğim derkene yaklaşık bir aydır farkettiğim tek şey ne kadar boş beleş ve ofsaytta yaşadığım.

Bir sürü insan bilirim ki hayatlarını bu şekilde hiç düşünmeden, sorgulamadan, hayatlarına bakmadan geçirirler, bu da garip bir mutluluktur, düşünmemek hafifliktir nihayetinde. Ben tabii bu garip mutluluğun esiri oluverdim birazcık, akıllı adamlar böyle yapar, akıllı da demeyelim, pragmatist, tabii biraz da bencil. Ayağıma prangalar vurdum yani, bilerek, isteyerek.

Mesela bir oyun var, cm diye bilinir eskilerde, vay kamil sen de mi oynadın hocam, bu oyun pek bir vakit öldürüverir, zamanında hayatımızın sekiz bölü dokuzu da olmuştur. Şimdi ben hadi birşeyler yapayım dediğim pazar gününde mesela açıyorum bu oyunu, oooh 3 saat cm. Babam beşiktaş aşkım için derdi ki beşiktaş mı doyuracak senin karnını, haklı adam, cm oynamasak bu yazdıklarımız mı doyuracak karnımızı, yok vallahi.

Yaşlandıkça, az buz da değil 2yedisinden saat alıyorum ben, daha bir monoton insanlar oluveriyoruz, düşünmek bile böyle birşey aslında, herşeyi çok iyi bilmenin verdiği salakça bir duygu, öğrenecek ne kaldı, ne kalsın, kalmasın birşey. yaşa sen öyle mal gibi, yaşa çok yaşa inşallah.

20071121

f

şu karanlık, puslu, soğuk, çiseleyen, hafif rüzgarlı sabahlarda benim gibi garip çalışanlara uyuma izni verilmeli. hasta olmak gibi birşey çünkü bu..

20071119

f*

aslında aklımdan cümleler, elimden sigaralar, saatten zaman geçiyor ama aklımı başka bir yerde, ellerimi cebimde, saati eylülde bıraktığımdan yazamıyorum.

bu kadar çok yağmur yağdığı için yazamıyorum, sokaklar hep ıslak olduğu için aylaklığımı çaldığından, şemsiye taşıyanlara gıpta etmekten vakit bulamadığımdan, gece ile aram limoni olduğundan.

birimizin bu şehri beklemesi lazım dediğinden ve benim sonuna adam gibi kelimeler ekleyemediğimden yazamıyorum.

resimlerde iyi çıkmadığımdan, hiç resim yapamamış olduğumdan, resim ile fotoğraf arasındaki iki farkı bulamadığımdan, masanın üstüne biri bırakıp ikiyle beni çarptığından yazamıyorum.

dolabımı toplayamadığımdan, iyi bir şarkı bulamadığımdan, bulaşıkları yıkamadığımdan, bugün gülümsemedin diye yazamıyorum.

yeni rolüme adapte olmak için biraz kafamı dinlemediğimden, senaryoda birkaç yeri gereğinden fazla önemsediğinden, bu yapıma çok inandığımdan yazamıyorum.

hemen ardımdan fbi gelip delillere el koyar diye, maceraperest ruhum duruluverir diye, kötü insanlara birşey olmaz dedin diye yazamıyorum.

yer yer yersiz olduğumdan, topu taca atmaya olan meğilimden, nasıl olsa de'leri ayrı yazdığımdan, hala zihnimde çok sıradan bir insan olmak yattığından, çok sırası gelmediğinden yazamıyorum.

20071109

f

Ah yavrum, sen kıymetini bilmiyorsun seni sevmenin,

şimdi yüzümde portmantoya asılmış bir surat var ise senin yüzünden, cebimde üç beş kuruş yağmur varsa sayende, bir ile biri toplayabiliyorsam aklımdan ve çocukluğumun zihinden problemler’i seninle aynı anda geçebiliyorsa aynı aklımdan, aklım kaldıysa birazcık, aklım sende kaldığından.

İki kelimeyi yan yana koymak ne kadar zor bilmiyorsun sen.

İki kelimenin birini mavi kuşlar alır bir şarkının içinde, bir diğeri kamyonlar arkasında gider başka şehirlere, sana kalan bana kalmış sayılır bu savaşın içinde, sen yenik sayılırsan benim içim kıyılır ve cama başımı dayayıp elektrik direklerini saymaya çalışırım, hızlıca giden bir otobüsün orta yerinde.

Ve ben sana bir cümle daha kurmak istiyorum, pembe pancurları üzerinde j harfi olan bir ev belki de. komşularımız külümüz yerine bu harf ile meşgul, sen içeride birşeylerle ilgileniyorsun. Kapısını periler çalıyor aniden evimizin, açsam mı diye düşünüyorsun içinden, duyuyorum, bu periler diyorsun, çok oluyor bazen. periler gelip sigara içiyor rüyalarında, periler gelip yanıbaşıma oturuyor benim, periler bir cümle daha söyleyecek bana, hepsi senin hakkında.

Sen uzayan saçlarına alışamıyorsun bir türlü. Bazen fazla geliyor bu kadar sevmek, sana, bana, bize. bu kadar sevmek bu hayatta birşeyler sormak demek, sorsana, hangi denklemin içine koyabilirsin kendini. z’nin tersini düzünü alıyorsun her bakışınla, ne lazımdı, söyle verelim, kaç ordu görmek istiyorsun karşında silahlarını aldığın, çağıralım gelsin periler istersen, istersen çocukluğum gelsin bir yerlerden, istersen sana söylenmemiş sana ait cümleler, sorsana.

Bir soru daha sorsana. .

20071106

f*


Yağmurlu günlerde sokaklar evlere saklanır, ağaçlar bir kuytu bulurlar kendilerine, roman kahramanları sigara içer sıcak iklimlerde, şemsiyeler kayıp taklidi yapar gazetenin üçüncü sayfa ilanlarında ve ben senden başka yazacak kelime bulamam; yağmur kulağıma birşey söylemez, periler gelmez ıslanırız diye, öyle işte..