20111115

devam

biz seninle yavaş yavaş yaşlanan sakin ve aynı şarkıyı tam yirmi üç defa üst üste dinleyebilen insanlarız sevgilim, sakince. yirmi üç asal ve asil bir sayı olduğundan bu tutumumuz, onu da not olarak düşelim. düşelim, düş, düşes.

ben senin anlatımı bozuk cümlelerinin elinden tutarım, bakınız yukarısı; sen beni koynunda saklarsın tüm kötülüklerden, bakınız yatağımız.

bakınız; hayat kısa cümleler.

biz hiç ölmeyelim, benim bir ölenim oldu, hiç iyi birşey değil bu. insanın ölmesi diğerlerine haksızlık.

yok, biz sonsuza kadar yaşayalım. nasıl yaşayalım?

iki genç sevgili gibi birbirini tanımaya çalışan, kimsenin ne sattığını anlamadığı, bu dükkanın kirasını nasıl ödenir denilen bir yerden alışveriş yapan malum insanlar gibi malum şeyler alalım kimselere çaktırmadan, üç yaşındaki bir kız çocuğu kuşlara yem atarken nasıl mutlu oluyorsa öyle mutlu, yabancı bir turist yabancı bir memlekette yabancı insanların fotoğraflarını çekerken nasıl umursamazsa öyle, orta halli alımlı bir kız kendine bakan erkekleri görünce birden güzelleşir ya, birazcık da onun gibi, okulu asmış, hadi asmamış ama dondurma yemek için eve geç gidecek iki ortaokul öğrencisinin annelerine söyledikleri yalan gibi sade (dondurma ama yalan), hadi içinde bir fazla iki geçsin paragrafımızın, iki yaşlı adamın telaşsız konuşmaları gibi sakince yaşalım.

yok, böylesi de pek sıradan, ölelim biz, bir an önce ölelim, korktun değil mi sevgilim?

balık tutan amcalardan birisi olup köprüye düşen yıldırım sonucu ikimiz ölelim, çöp toplayan teyzeye çarpan dikkatsiz bir araba ile vahim bir şekilde can verelim, her ölüm vahimdir sevgilim, az önce vapurdan bakan üç gençten az önce denize atlayan birisinin talihsiz intiharı olalım, çünkü biz yüksekten atlayamayız seninle, mutluymuş gibi yaparken mutsuzluktan çoktan ölmüş insanlardan olalım, ölelim.

ölümü yazmak bile zor, en iyisi biz yaşayalım sevgilim.

hadi yatağımıza gidelim.
devam.