sonra geçen babamla oturduk, babam mülayim insan, birşey okuması gerekti, ne olduğunu hatırlayamadım ama birşeye yakından bakması gerekti, babamın. insanın babası yaşlanır mı? babam gözlük buldu sehpanın üstünden, yakın gözlüğü, babam on santim dibimde, önce beyazlamış saçlarını gördüm, sonra babam gözlüğü taktı, babam gözümün önünde yaşlandı, babam gözlüğünün ucundan ne olduğunu hatırlamadığım şeyi okumaya başladı, babamın gözünün kenarında biraz kırışıklık gördüm, oysa benim babam mülayim adam, benim babam yaşlanır mı? içimin bir içinde yer etti bu hal, dedim ya, babam.
bir kadeh şarap yazasım geldi.
bazı şeyler benim ve sessizliğim arasında. bazı şeyler golünü atmış bir futbolcunun oyundan alınırkenki sevinmiş hali. bazı şeyler ikimizin ortasında. eski bir şarkıyı dinleyince yeni birşey düşünmek gibi bazısı. "yol aldım sevdalardaaaaa kendimi bulmak için.." bak sana da oldu. bazı şeyler böyle, oluveriyor herkese. bazı şeyler benim ve şirkette çiçekleri sulayan amca arasında. hızla geçen zaman ve aniden yaklaşıveren bahar arasında olanlar, bunlar kolay mevzular. bazı şeyler 2. sayfanın sağ alt köşesi. bazı şeyler eminim ki senin de başına geliyor, bazen.
bugün eski bir kırtasiyenin vitrininde masal kitapları gördüm; parmak çocuk, güliver, ayşegül biryerlerde.. yahu hangi şey çocuk kitapları kadar masum olabilir? benim sevgilim cunsen gitmiş küçük prens'i almış, onu okumuş gelirken..
küçük prens şirin, yaşlanınca umutluyuz kendisinden; babam aynı babam, mülayim, gözlük onun değildir zaten; bazı şeyler bazen iyi bazen sonbahar, bu da sonbaharı sevdiğimden.
şarap demiştik, bir kadeh şarap.
sonra yazasım gitti, gelir yeniden.