20051230

f

Bir okuyucu mektubundan yola çıkarak (hep böyle demek istemişimdir, ho ho ho:)

Blog yazan insanların okunmak gibi bir kaygısı vardır, ben kendim için yazıyorum diyen birisi blog yazmaz, yazsa bile adresini gizler, saklanır yani. Yazıların da beğenilmek gibi bir amacı vardır, kimse kimsenin okumayacağı boktan yazılar yazmaz, yazsa bile kimseye çaktırmaz, tabii kimsede irenç yazıyorsun demez, ayıp yani, denmez, ben derim ama içimden derim, içimden neler geçer, bilinmez.

Sıradan bir beyaz gömleğin sağ cebinde bir timsah logosu var ise ona iki yüz milyon verilir. Veren kişi de bunu göstermek için kredi kartını kasiyere uzatır zaten. Kandırmayalım birbirimizi, bu işler böyle, aaa ben o markalardan nefret ediyorum hayatta almam demeyin, mesela ben alfa romeo marka arabaları pek severim, şahin de arabadır oysa, o da gider yani, olmaz ama, para olduğu zaman işlerin rengi değişir çünkü, kaliteli diye onu alıyorum dersin ama ruhunun yüzde yirmi beşini de markaya satarsın.

Çok karizmatik laflar söyleyen amcalar da aynı şekildedir, karşıdakinin ne tepki vereceğini neden etkileneceğini bilirsin, şut ve gol, her zaman olmaz ama ya olursa, ya onun kafasındaki sıradan sen birden haşmetli birşeylere dönüşüverirse, ne dersiniz, kulağa hoş geliyor..

Hayat garip bir üstünlük mücadelesi değil mi? İlla birileri lazım değil, herşeyden önce kendini kendine ispatlamak lazım, daha iyisi her zaman var ve madem yaşıyorsun neden sen o daha iyiye sahip olmayasın ki, sonra neden bunu diğerleri de bilmesin..

Bu maddiyat kokan iğrenç bir yazı, bööle ama.. bir tek kendime yalan söylememek için yazıyorum zaten, gerçeğe hoşgeldiniz

1 yorum:

Adsız dedi ki...

meri krismıs end hepi niv yiğır