20050913

bence hasta olmanın en güzel yanı sağa sola naz yapabilmek. mesela değerli kardeşim julia artık bu husustan acı çekmeye başladı ama kendisi harika bir insan; bana masaj yapıyor, üstüme örtü getiriyor, ilaçlarımı gidip buluyor, masanın üzerinde duran ama bana yüzyıl kadar uzakta duran objeleri seri adımlarla yanıma getiriyor, muhteşem yani.

ankarada üst düzey temaslar yürütmek için bulunan sevgili sevgilim Su hanım ise babasının da aynı şekil bir insan olduğunu, yüce rabbimizin julia'ya sabır vermesi gerektiğini söyledi. ben de şu mühim ve meşhur soruyu sordum: benim için ne yapardın, çorba yapar mıydın? yaparım dedi ve bir kere daha gönüllerde taht kurdu. haftasonuna kadar iyileşmeyi planlıyorum ama iyileşemezsem ki muhtemelen ölmüş olurum, Su için harika planlarım var :-) kendimden uzaklaşıyorum süratle..

tabii ki tüm bunlar insanlık ve garbın afakının küçük oyunları: insanoğlu olarak maalesef hepimizin biraz şımartılmaya, ilgiye, şefkate (şefkat kelimesi bana nedense hep çok acıklı gelmiştir) ihtiyacımız var. herhalde insanın kendisine değer verildiğini hissetmesinin yollarından bir tanesi de bu. cüzdanınızda sizin adınıza yapılmış ne kadar fedakarlık taşıyorsanız, o insan sizin para biriminizde o kadar değerli oluyor. böyle yani bu işler, aaaa ben öyle değilim diyecek bir delikanlı var mı, sanmıyorum. yok ben inanılmaz bir insanım diyen herkese öpücükler.. unutmayın, insanın design aşamasında tanrı ayrıntılara pek girmedi, biz yapacak iş olsun diye kendimiz uyduruyoruz.

bu işin bir ötesi de "salla ve mutlu ol" felsefesidir, onu da başka zaman anlatırım, bir başka bahara sevgili dostlar.. (TRT1 mode on)

Hiç yorum yok: