20060613

eski bir yazı

Sevgili termosifon,

Seni eve ilk geldiğimiz zaman bile fark etmiştim, o kocaman metal gövdenin altında aslında çok iyi bir kalbin var. Baksana gece gündüz bize sıcak bir duş verebilmek için öylece duruyorsun. Hem kötü olsaydın rengin bile siyah olurdu. Unutup yeniden hatırlamaya çalıştığım, bu sefer daha gülen yüzlü bir siyah.

Yarın kocaman adamlar gibi takımlarımı giyeceğim, lap topumu da takıp uzak diyarlara gideceğim. Bana kalırsa hiç geri dönesim yok. Açıkçası sıkıldım, aynı eve her akşam dönüp komik diziler izlemekten de sıkıldım. Tatile ihtiyacım var diyeceğim, o da sana haksızlık. Onca yıldır çalışıyorsun seni hiç kimse Bodrum’daki bir evin sularını ısıtmak için götürmemiştir.

İnsanlar, gülen insanlar, sonra kimilerinin yüzü bin parça mesela. Sadece servise binerken karşı durakta gördüğüm yirmi dört yaşındaki kadın, marketin okula gidip gitmediklerini hala merak ettiğim çırakları, saklambaç oynarken yerlerini söylemekle tehdit ettiğim çocuklar. Hepsini seninle de tanıştırmak isterdim, senin için de değişiklik olmaz mıydı? Üzülme, hepsi bu kadar iyi değil, bazen basit cümlelerin altında senin metaline benzer ağır silahlar da görüyorsun. Peki ben o zaman ne yapıyorum? Gelip ısıttığın suda sıcak bir duş alıyorum. Geçiyor.. sağol.

Süpermen olmak istiyorsan sevgili termosifon, bir pelerine ihtiyacın var. Bu cümleyi daha bir karizmatik olsun diye ingilisceye çevireceksen de pelerinin manasını bulmak için uçaklara binmek lazım, sözlük yetmez. Tabii şunu da sorabilirsin, madem uçağa bineceksen süpermen olmanın ne gereği var, sen de haklısın zaten ben paradoks olsun diye yaşıyorum.

Yarın sabah çok uykulu kalkacağım. Gece olsun diye durup durup olmayan saatime bakacağım. Ertesi gün ise istanbul gülümsemeye çalışacak. İstanbul bile yoruldu termosifon, ben iki gibi gram susmuşum çok mu?

Önceleri otobüsleri öyle çok severdim ki üç şiir yazsam altısından yollar geçerdi. O yollarla bir yere gidemeyeceğimi anlayınca daha uzun yazmaya başladım. Anladım ki senin yanına gelebilmenin en kolay yolu kendine kahramanlar bulmak. Biliyorsun ki kahramanlara sadece özenirsin çünkü onlar aslında hiç yaşamazlar, olur da yaşadıklarına inanırsan zaten sen ölmüşsün.

Odanın dağınıklığını toplamak lazım bir aralar, cümlenin sonunu “hayatımın da” diye geleceğini zannediyorsan seni en yüksek derecede çalıştırırım, ikimiz de yanarız.

Sayfanın sonları gözükmüşken noktalı virgül koymak istedim; söylesene hangi işaret böyle ağır olabilir ki? Hani tam tüm söyleyeceklerini bitirmişsin ama son eklenecek bir şey kalmış, noktada durmuşsun virgül ile devam edeyim demişsin, içindeyse garip bir kararsızlık.

Arada bir soğuk suda dondursan da beni, seni belki de bu sebepten seni seviyorum.

4 yorum:

simiole paris carnet dedi ki...

dunyada boyle bir yaziyi kac kisi yazabilir ?

print ettik, asacagiz tabloya

Davut Topcan dedi ki...

seni ve hayran kitleni izliyoruz..

bocuhk,
2006 Fifa

damdakipabuc dedi ki...

sedece meraklı olmak gerekir: aklı boyu böyle uzar... ve termosifon muhabbetinden adam karısını bile vurabilir..
hep inandım ve böyle yaşadım: nesneler siz onlarla konuşursanız konuşacaklar; içinize bir yankıyla gelecek sesleri.. 1.bölüm tatlı ve eğlenceli olacak çoğu kez. sonra hayatınıza karışacaklar. termosifona fazla yüz verme silenzio.
üff bazen yazı sadece olmak istiyor, amaçsızca da olsa. sen en iyisi bana bakma silenzio.. (ama bu yazının bir amacı var!: arkadaşlık için iyi eşyalar seç...

bu aleme yeni teşrif etmiş bir adamdan hayati teselliler temennisiyle
memnun oldum..

NoktasizvirguL dedi ki...

termesifonum bir deyişle ortalık malı.. Yurtta kalıyorum :)