20060316

f

biz resmini çizemedik mutluluğun seninle, o cümlelerin içinde kullandık ancak, yarım yamalak, her dilimize geldiğinde biraz kırık, birazcık ama, saatin beşe on kalması gibi, beşte kalkacak otobüslerin gardaki tedirginliği, muavinin az sonra yerde siyah bir iz bırakacak sigarası misali, ikramımız turuncu renkli bir içecek, camdan çocukluğumuz geçer aslında, sonumuz noktalama işaretleri.

sen bana sigaralarından bahset, hangi kültablasına anlatıyorsun beni, kaç kibrit bilir senin için yandığımı, kaç kere vazgeçtik birbirimizden, kaç sabah senin için uyandık, kaç kere kaçtık bu şehirden, kaç kere kaç biz eder, onları anlat.

hem sen bilirsin, sorduğum soruların basit cevaplarını, neden akşamüstlerini severim yazların, yüzünün hangi zarfının sonrasındaki yüklemim, sen gülünce niye mevsimler durur, bu yağmurları cebinde mi taşıyorsun sen, hangi ülkeler tanıyor bağımsızlığını, milli marşımız olmuş mu hüzünlü şarkılar, bir ilkokulun bahçesinde cuma öğleden sonrası..

sus, birşey söylemene gerek yok, izin kağıtlarına yazılacak mazeretlerin hepsini tükettik, biliyorsun, elektrik kesik olduğu için sevemiyoruz artık bizi, bırak böyle dağınık da güzel hayat, hayat işte, iki hece, tek kelime, bir yokluğun..

yazık ki,
ben senin cümlelerindeki kafiye değilim.

2 yorum:

sickprincess dedi ki...

Silenzio'cugulari, yazmiyorsun?..

Semra OYMAK KOÇ dedi ki...

"Bana bir mutluluk söyleyin ki, acı karşılığında elde edilmiş olmasın." Her duyguyu yaşayabilen yürekler gibi bazen, bir yerlerde birilerinde, anılarda, zamanı asgıya alsa da, hayat, suyun akışı gibi bizi başka limanlara hayatlara belki, sürükleye devam ediyor ve edecek...Sevgiler.