20050424

pazar

dün akşam Su geldi. kapıdan içeri girdi, merhaba Su dedim, merhaba dedi, hemen mutfağa doğru yürüdü, kahve içer misin diye sordu, içerim dedim ama korktum, sinirli gibiydi, garip yani, Su kolay sinirlenmez aslında.

sonra bir müddet kitaplarıma baktı, "Öp ve anlat"ı seçti, bunu okumuş muydum diye sordu (Su okuduğu kitapların ismini hatırlamaz) , milyon kere oku dedim ama okumadın diye yanıtladım. birazcık dizinde yatayım, sen de birazcık oku dedi. onuncu sayfada uyuyakaldı, uyanabilir korkusu ile uzak ama kendime dur diyemeden saçlarına dokundum. ölebilirdim.

sonra uyandı, yarım saat kadar konuştuk, sıradan şeylerden, sonra gitti.

Ben de Louis'i aradım, kendim de değildim zaten. Louis harika bir adam, uzunca anlatırım sonra, onunla buluştuk, birkaç yere girdik çıktık aceleci adımlarla, nişantaşında her taraf mutlu insan kaynıyor, gelmedi tabii bize, ne bekliyorduk ki. saat iki gibi ayrıldık, yarım saat televziyon izleyip uyudum, uyumak Su'yu gördükten sonra hiç bu kadar ağır gelmedi.

kötü..

Hiç yorum yok: