20070526

f

şahsen ben bu sayfaya bakan senin yerinde olsam derdim ki kendime "lan ben ne yapıyorum, bu deyus on günde bir yazıyor, ne diye giriyorum ben bu adi adamın sitesine" derdim. şahsen ben kendim kendime böyle diyorum, lan oğlum diyorum yazsana dötünü devireceğine, ama yoruluyorum dostlarım, bu iş güç vallahi aklımın bayağı bir kısmını alıyor, geri kalanı da sevdiceğime verince ahan da buyur burdan yak. gerçi ziyanı yok, oskar alacak değilim ya yazıp, bunlarla olmaz yani, ah haydar ah.

mtlda yetenekten bahsederken sergenin resmini koymuş, şimdi cidden inönü stadını bilmeyenler için bu sergen kimsesinin ne kadar yetenekli ama bir o kadar da tembel olduğunu belirtmek lazım. bu arkadaşımız için zamanında avrupanın her takımında oynar denirdi, oynardı da, o sol ayakla bir koyardı topa, frikik dediğin gol olurdu, çalımlar, paslar inanılmaz, hala bile fenere 90. dakikada attığı golü izlerim. amma velakin sergen antreman yerine istanbulun önde gelen gece kulüplerinde gezeyim, atlarım koşsun dedi. çok çektiler kulağından, aman evladım sen ne yapıyorsun, otur gollerine çalış dediler, dinlemedi. ne yaptı, gezdi, dolaştı, karı kıza verdi kendini. şahsen beşiktaşlı ve mal gibi çalışma yanlısı biri olarak hep kızdım, nasıl yani dedim, böyle bir yetenek nasıl kendini harcar. sonra bir arkadaşım dedi ki: hoca ne kızıyorsun, adam böyle mutlu, gidip chelsea'de oynasa ne olacak oynamasa ne olacak, çok bilerek bir seçim yapıyor, yoksa kör olması lazım dedi. doğru vallahi, adam dünya yıldızı olmak yerine daha ufak ama cebinde olan birşeye razı oldu, ne kasıcam lan dedi. böyle bir hikayedir bu, herkes olabildiği herşeyi olmak zorunda değil + yetenek için gift diye bir söz var ya ingilizce de, aynen öyle..

tatil gelsin diye bekliyoruz ama daha üstümüzden öyle böyle değil ağır geçecek bir haziran var. çocukken de böyle olurdu, bekleyecek birşey bulup takvime ona göre bakardım, o zaman günler daha bir kolay geçerdi, bu sefer de benzer metodu yapicaz artık. gerçi günler nasıl geçiyor, onu da anlamak mümkün değil. daha az önce yılbaşıydı şimdi yaz geldi, yaz da gider, yaşlanıyoruz. bu kadar kolay olmamalı, devlet bu işe bir çare bulsun.

3 yorum:

skoer dedi ki...

Eldeki kuş daldaki kuştan yeğdir.

clémentine dedi ki...

gecenin bir yarısı (mesela 03.04, püh 03.14 olsa süper olurmuş)... hadi okuduğum yetmedi bir yer yazayım diyorum. şu son iki yazıyı okuyunca bugün yolda en embesil halimle yürürken düşündüğüm şey geldi aklıma.
misal ben inançlı sayılabilecek bir insanım. gerçi umuyorum ki bilmediğim yerden sormazlar öte alemde yoksa ben sonsuz denen zamanda bir süre yanmaya razıyım.

neyse; şimdi şeker kardeşim, sevmediğim (belki de kendime yakıştırmadığım, malum kibir zor zanaat) bir işte, yüce devletim adına paramı hak etmek için çalışıyorum, hora geçmiyor, yine herkes memurdur yatar diyor. imaj sıfır. sonra benim öldürmeyen süründüren bir sağlık sorunum var. hani şimdi geçmiş gözüküyor ama yasaklar listesi var "ömür boyu: soğuk, deniz, havuz, dondurma, çay, kahve ve hatta suyun fazlası yasak". ve bu yasaklar listesi benim dünya bir yana onlar bir yana listemdi. 27ne gelmişin doktorun biri değil ikisi değil hepsi birden bunlar yasak, yoksa nükseder diyor.

e şimdi sorarım sana: sevmediğim bir işte çalışıyorum, askerde şarkı söyleyen kaan tangözeden farkım yok; o gözünü kapıyor ben kulaklığımı takıp kendi dünyamda kalarak çalışmaya çalışıyorum. dünyadaki en sevdiğim nimetler ölene kadar yasak. hala bir becerip lisansı bitiremedim. planladığımı bırak istediğim hiç bir şey istediğim gibi olmadı. uyumluyuz allahtan kafayı yemeden (yedim miydi yoksa) eh o olmadı bu olsun diyerek yaşıyoruz.

şimdi soruyorum: ben bu dünyada sevdiğim herşeyden uzak yaşıyorsam, o zaman öte alemde bana mükafat vermeleri gerekmez mi?

biliyorum yetkili merci burası değil sormak için ama son iki yazın dürttü beni yazdım.

o insanlar var ya hani şu devrik cümleleri olmayan, şen kahkaha insanları; sanırım onların bazı devreleri kapalı. nasıl yapıyorlar beceriyorlar bilmiyorum ama yaşadıklarının yaşayacakları en iyi şey olduğuna kendilerini ve etraflarındakileri ikna edip, sevgi pıtırcığı halinde yaşıyorlar.

yine kıyamadım; gerçekten hırstan, ihtirastan, dünyadan vazgeçmiş ulu kişilikler için sözüm meclisten dışarı.

hoşçabak zatına...

silenzio dedi ki...

:-) my dearest commenter