20060531

f

Bu satrlar çiğ köfte, dürüm ve fındık lahmacun siparişi verilmiş bir anda, yani karnım fazlası ile açken yazılmıştır, silinmiştir, hayat böyledir, adımlar atılır, köprüler kurulur, acılar çekilir, gülünür, beyaz sayfalar siyah olur, garip bir silgi bulunur bir yerlerden, unutulur.

Unutulmaz aslında, bakıyorum mesela, kaç senelik tarihim var ki benim, 24 sene falan, otursam 100 sayfa çocukluk anılarımı, ilk aşkımı, eski sevgililerimi falan yazıcam, noktası virgülüne hatırlıyorum herşeyi, şehirler gözümün önünde, sokaklar, caddeler, sözler.

Babam derdi mesela: “insanlar kıyafetleri ile karşılanır, fikirleriyle uğurlanır “ şimdi bu gençliğin aklı fikri tommy, prada, gucci babacım.

Bi de bi abi vardı, bozuk türkçem der ki ii bi abi idi o, kouşurduk, komünizm kitapları okurdum o vakit, odtüdeydim, bana demişti ki bin sayfa okudun kötülemek için komünizmi, aferim sana. Hakkatten tam bin sayfa “komünizmin kara kitabı” diye birşey okudum, bir sürü de yanında şeyler. Belli işte, o vakitten satmışız kendimizi paraya.

terazi burçların en karizmatiği..

Uzun satırlar yerine çiğ köfteyi tercih edeceğim ot okuyucu, popüler şeyler koysam hemen atlarsınız comment diye, şunlara iki satır birşey yazın da bi boka yarasın.

5 yorum:

skoer dedi ki...

su yasima geldim tum hayatim bir satir almayacak gibi geliyor.

ayrica okuyucuyu taciz etmeyin efenim oyle, aaaaa.

gaia dedi ki...

senin şu baban iyi adam ya...:)

silenzio dedi ki...

şunu yapmıyorum, @ hasan falan deyip cevap yazmıyorum.

anonimusa da kapattım, saçmalıyor diye genç kızlar.

yorum beğenmek değil ki benim derdim ya da yorum almak da, bazen birşey yazıyorum, ki yazıyorsam bu paylaşmak içindir, ama kimse konu ile alakalı bir cümle demiyor, ben de bööle düşünüyorum demiyor, çok güzel yazıyorum, e yazıyorum diyorum, so what..

benim babam bi tanedir be..

ahhbuben dedi ki...

ben ilk iş görüşmeme giderken süper güzel çiçekli eteğimin üzerine kot ceketimi giydiğimde
annem demişti bu baba sözünü.

ceket neyse de o spor ayakkabıları giymeseydim işe alınırdım sanırım.

üzerinden 100küsür sene geçince insan şöyle uzaktan bakıp daha sağlıklı değerlendirebiliyor.


ben de bööle düşünüyorum.

ganymedes dedi ki...

ya galiba bu biraz da eskiden kalma bişey. prestijin anlam değiştirmesiyle alakalı bişey... eskiden prestij daha farklıydı, ne kadar verirsen o kadar prestijliydin (örneğin osman bey osmanlıyı kurmaya çalışırken halka o kadar vermişti ki kendisi öldüğünde bir at ve bir çadır sahibiymiş, ama osmanlının son dönemine bakıldığında deliler çocuklar tahtlardaydı ama saraylar son derece süslü müslüydü...- ne diyorum ya ben-) sanırım böyle bir atasözünün böyle bir yola çıkışı var. insanın sunabileceği biişey uyoksa kendini kameralı cep telefonuyla ya da tommyle gucciyle sunacaktır; tıpkı osmanlının son dönemde toplumuna sunacak cafcaflı saraylarından başka bişeyi olmadığı gibi... baydı bu comment sıradaki :)