20050628

ikeasyon

İsveçlilerin nasıl bir bolluk ve güzellik(!) içinde yaşadıklarını hepimiz biliriz. Bizim nadide ülkemizin yaklaşık sekiz katı olan kişi kafasına düşen gayri ihtiyari milli hasılat ve hiç bitmeyecekmiş gibi duran uzun geceleri ile tam bir cennet memlekettir. Trafik sorunları yoktur, para olayı zaten bitmiş, üstüne ruslardan yadigar sosyalizmi de koydun mu, gönül daha ne ister. Gönlün ne istediğini ben dün akşam bizzat gözlerimle gördüm: IKEA ister..

Hadise cin fikirli bir arkadaşın: “ yahu biz ne kasıyoruz ki, kendileri montaj yapsınlar ” demesi ile başlar. Tabii bu aksiyon fiyatlara da yansır, fiyatlara yansıması normaldir ama peki ya tasarım denilen göz zevkimiz ne olacaktır?

İlk tespitim şudur ki: adamlar biraz farklı şeyleri çok ucuz fiyata (azıcık güzel bir berjer gibi) amaaa çoook güzel, oha ben bunu almak istiyorum diyeceğiniz şeyleri gayet casaclub gibi türk mobilyasyonu fiyatına satmaktalar. Mesela süper bir buz yapıcı plastik 3 yeni ytl ama süper bir koltuk 1.500 yeni ytl. Yine de özellikle para içinde yüzmeyen ama yine de zevkli şeylere bakmak isteyen kimseler için idealdir, çok paran varsa zaten her taraf ikea’dır.

İlginç sloganlarından birisi de: “ ikea’da tasarım fiyatlar düşünülerek yapılır “ , düşününce herhalde designer’larına al sana bu paçoz malzemeyi veriyorum, bakalım ne yapacaksın diye brief ettiklerini hayal ediyorum. Sonra tasarımcıların resimlerini her bir yana asmışlar, ne kadar mutlu insanlar gidin görün, hepsi gülümsüyor duvarlardan, isveç farkı diyorsun.

Biz türk halkı olarak, parayı da cebimize koyunca kendimizi kral misali sandığımızdan mağazaya gittiğimizde peşimizde sekiz tane görevli olmasını, aha şunu istiyorum deyince hay hay efendim gibi coşkulu nidalar duymayı bekleriz. İkea’da topu topu on tane müslüman çalışıyor, onlar da siz eşyalara bakarken sizi rahat bırakıyorlar, hatta aradığınız bir şeyi sormak için siz peşlerinden koşuyorsunuz. Harika yani..

Değerli arkadaşlar, bir bayanın kendisini orada kaybetmemesi içten bile değil, şu erkek halimle ben bile sepeti ufak tefek şirin şeylerle beş dakika içerisinde doldurdum. Bir paspas aldım mesela, görseniz direk kıvrılıp üzerine yatarsınız. Su ile beraber gitmiştik ama kendisi on dakika içinde gözden kayboldu, ben seni bulurum dedi ve gitti. Perdelerin başında yakaladığım zaman kendinden geçmiş bir halde renk seçiyordu, sakin ol Su dedim, hepsi geçecek.

Su düzenli aralıklarla gitmemiz gerektiğini söyledi, peki dedim, istersen direk ikea’ya taşınalım, nasıl olsa yatacak bir sürü yer var, güldü, o gülünce ikea, mikea, çikita yani herşey manasızlaşıyor.

Hiç yorum yok: