20070622

yaz-f

Yaz demek o eski kasabadaki eski bir mahallede kapının önü demekti. Rahmetli büyükannemin bir köşede şiltesiyle oturduğu bir akşamüstünde güneşin geri gitmeye çalıştığı gölgelikti yaz. İşten evlerine dönen o insanların dinleneceği bir zamandı ama kapının önünde, demlenmiş çaylar, komşunun başına gelenler ve geçmiş zamandan bol kahramanlı hikayeler, kimisi mutlu son, kimisi yarım kalmış, kimisi öylesine, kimisinin kimi hikayeleri ama artık akşam olmak üzere.

Sonra iki küçük ev arasındaki küçük bahçede yemek yerdik, ananemin yemekleri. Hiç bir zaman sevilememiş yemekler, garip ve bunu söylerdim tabii, anlarmış gibi mana bulurdum, yok suyu fazla, yok tuzu, yok yağı çok olmuş. Kadıncağız üzülür, birazcık savunur lakin ne yapsın. Tabii o yaşta anlaşılmıyor bazı şeyler, kırıyorsun işte kadını, sus yemeğini ye, olmaz. Bir de küçük televizyonda haberler izlenirdi. Pencerenin arkasına konmuş küçük televizyonda bütün gün atari oynardım ben ve dayım derdi ki şort giyip sokağa çıkmadığında büyüyeceksin, büyüdük, fazla büyüdük hem de, hayatımızın paçaları kısa gelir oldu.

Misketler vardı, gazoz kapakları, bir de tasolar. Ütülmek denilen bir fiilin gazabına uğramış asık suratımı unutmamak lazım. Işığın gücü diye de birşey keşfetmiştim, olacak gibi değil çünkü, mahallenin çocukları beş dakika yeniveriyorlar, büyükannemin paralarıyla alınmış gıcır misketler yalan. Işığın gücü tam oyun için dışarı çıkmadan önce florasanı açıp avaz avaz ışığın gücü diye bağırmak, bu yani. O bana güç verecek de kaybettiklerimi geri alacağım, aldık tabii sırayla hepsini, bir bardak da soğuk su.

Akşamları kordona giderdik, bu kordon kelimesini pek paylaşmaz izmirliler ama buz gibi kordon denirdi o küçük kasabadaki sahile de. Çay bahçesi, kola, gazoz, salıncakların ihmal edilemez egemenliği. Uykulu gözlerle geri dönersin. Geri dönmek o zaman da var.

İşte yaz öyle masum birşeydi, uzar gider bu..

3 yorum:

z dedi ki...

"Geri dönmek o zaman da var"
silenzio ne kadar uzun/sıkıcı/basit yazarsa yazsın( yazıyor demiyorum, yazsa bile) okunur, okunmalı çünkü her zaman böyle bir cümleye rastlama ihtimali var. böyle cümleler kolay bulunmuyor.

aycaeren dedi ki...

Çok güzel şeyler hatırladım yaıyı okurken.Yazları kuşadasında geçirdim ben büyürken:)

clémentine dedi ki...

http://klementayn.blogspot.com/2007/03/bahar.html

dün bir arkadaşa giderken, dolmuştan inip ikinci dolmuşa binmek için çocukluğumun geçtiği yerlerde yürüdük bir süre. kokusunu hatırladım, o mor tuhaf yoksul yol kenarı çiçeklerini, fasulye niyetine topladığımız kötü otları ve bir de öldürüp çamurdan tencerelerde et diye pişirir gibi yaptığımız çekirgeleri. doya doya yaşanmış bir çocukluktu benimki. bahardı :) yazı, kışı, hepsi bir mevsimdi 11 sene süren uzun bir bahardı.

sonra büyüdük, okul falan bitti, işe girdik, aşık maşık olduk arada... pembe bir dünyaydı bizimkisi çok şükür.

dayın demiş ya sokağa çıkarken şort giyip sokağa çıkmadığında büyüyeceksin, pempe tül vardı bizim camlarda, onu çekti birileri baktım ki ortalık gri. işte o zaman büyüdüm ben.

hey gidi be...
akşam akşam, çıkarıp fotoğraflara mı baksam napsam.

hoşça bak zatına her zaman :)
muhabbetle.