20100904

f***

Sevgili Ben Sherman,

eylül yine geldi ve o kadar uzun zamandır yazmamışım ki klavyede harflerin yerini karıştırmaktan, sana da bu mektubun satır aralarında istediğim şeyleri anlatamamaktan korkuyorum.

denizden geçen gemilerdeki adamlardan bahsetmiştim, bilirsin istanbul denize kapı komşu bir kent ve sen, eğer bu şehirde yaşıyorsan denizin külüne muhtaçsın. İstanbul, sevgili Ben, senin istanbul'u böyle uzak bir yabancıdan değil, anlayacağını bilsem eski bir şairden dinlemen lazım. çünkü istanbul, benim fazlaca dinlediğim yavaş şarkılar gibi insanın içinde bir yer eden memleket, adamın içine oturan bir memleket, bak dikkat et, kafiye olsun, ölsün diye değil, senin hayatının ucunda yaptığın herşeyi gözleyen bir anne, sessizliğini dinleyen sessiz bir arkadaş, öldüğünde arkandan iyi konuşacak uzak bir arkadaş, sana sigarayı bırak diyen samimi bir tanıdık. velhasılı, istanbul, benim i'lerini ufak yazdığım istanbul, ufak çocuklar kadar saf söyleyebilir sana duymak istemediklerini.

bak ben insanlar görüyorum, marketin önünde oturmuş düzenli oturur amcalar. ki o amcalar bu yazıları okusa der ki, yürü git kardeş, bizle uğraşma. insanlar görüyorum ki ölecekler, herkes gibi. bu insanlar benim içimde bir yerleri acıtıyor, eskisi kadar insanın içini acıtacak aşklar göremiyorum ne yalan söyleyeyim, bu benim içimi acıtıyor, garson çocuklar görüyorum ki her biri saklanmış şehrin uğultusuna, ki içimde kelimeler var, yazamıyorum, acıtıyor bir sağ sol yanımı.

Sevgili Ben, seninle konuşmayalı bir asır oldu neredeyse, oysa yanı başımda öylece durduğunu herkes bilir. yüzüne bakınca seni tanıdığımı ben hatırlarım. hatıralar sevgili Ben, beni iyi hatırlamayalabilirsin; ben ki çokca kötülük yapmış olabilirim sana, istemeden. ama iyi hatırla, o zaman da söylerdim sana, eğer içinde çok da bilmeden yapmış olduğun yanlış birşey varsa, o yanlışları 0,22 ile çarpacaksın, bu telafi eder bir çok şeyi.

yanı başında ben durabilirim ya da yerimi almış olabilir hiç de istemediğim bir yabancı. umarım iyi bakıyordur sana. sana ancak bunu söyleyebilirim günümüz istanbul'unda.

adamlar görüyorum, insanlar değil ve içimi acıtıyorlar boş zamanlarında.

sevgili Ben, ben diyorum sana, belki de bu ikimiz üçümüz ve çoğumuz için yeterlidir bazı şeyleri anlatmaya.




8 yorum:

derin dedi ki...

uzun bir aradan sonra yine cok guzel yazmissiniz

Adsız dedi ki...

tesekkur ederim. hem bu yazi icin. bi de tagan and sara yi senin sayende tanidim. bu da onemli.

Adsız dedi ki...

http://silenzio.blogspot.com/2005/12/g.html
bu yazini okurken karnima agrilar girdigini hatirlarim. belki de sen gayet ciddi bi sekilde yazdin. onu bilemem. bi de su fotograftaki kizi buldun mu hani bloguna resmini falan koymustun. bulmadiysan ben o kiza cok benziyorum da.

silenzio dedi ki...

I am a married guy sevgili adsız. komik yazıymış valla, ben de güldüm bi daha okuyunca.

o kız zaten olay oldu, sevgili eşim pek uyuz oldu bu kim falan diye.

yağmurun elleri dedi ki...

yüreğine sağlıkk...

Adsız dedi ki...

laf olsun diye soyledim zaten. o degil de keske esine bu adresi soylemeseymissin insan tanidigi kisiler okuyunca rahat yazamiyor, kendimden biliyorum.

silenzio dedi ki...

iyi güzel de, tanıdığı herkesle de evlenmiyor insan :-)

bunları okumayacaksa, okur diye rahat yazmayacaksam ne diye her akşam yanında uyuyayım ki?

Adsız dedi ki...

bunun onun senin esin olmasiyla ya da yaninda uyumasiyla alakasi yok ki. sen burda genc kiz gunlugu yazmiyorsun sonucta. sairlerin, yazarlarin mahlas alip yazmasindaki hikmette bu. kendine bile soyliyemedigin bazi seyler, ruhunun girintileri cikintilari tum bunlar gorunen senden fazlasi.