20080309

hayat

Bazen düşündüğümde çok sıradan bir hayat yaşadığımı farkediyorum. Devlet memurundan halliceyim; sabah sekiz akşam beş mesaime gidiyorum, gömleklerim ütüleniyor bir şekilde sağolsunlar, çantama evraklarımı koyuyorum eve dönerken, günde en az beş bardak çay içiyorum, günaydın diyorum merdivenden çıkarken gördüklerime.

Oysa bir Russell Crowe öyle mi? Kah bir denizci oluyor, kah gladyatör, kah şarap yapan bir ingiliz. Aksanı desen pek havalı, saygı duyuyorum, normal hayatta birkaç söyleyişini de izledim, mert bir insan, eminim. Russell’lar kolay yetişmiyor günümüzde.

Bazen düşünüyorum da şu A+ hayatım pek bir maceraperest. Kışa tam alışmışken baharı bekliyorum gizliden, sonbahara ihanet ediyormuş gibi hissediyorum kendimi akşamüstlerinde, o derece. Arabayı deli gibi kullanıyorum bazen, bastığım gazlar trafik canavarına davetiye. Çok yüksek sesle müzik dinliyorum kimi zaman, çılgınlık, üstteki ev sahibi geliverirse diye hiç düşünmüyorum.

Lakin şimdilerde bir paris hilton benzeri türk peydah olmuş gastelere, yolu açık olsun hanım kızımızın, onun hayatı böyle mi?

Bazen düşünmüyorum da aklıma geliveriyor, çok şanslı bir adamım. Eskiden pek değerini bilmediğim sayıda iyi arkadaşım var, tanrı vergisi çalışan bir kafaya sahibim, yaşlandıkça daha yakışıklı oluyorum ayrıca, kumar oynasam tek el kazandırmayacak bir aşka sahibim, harika şarkılar buluyorum bir yerlerden, sağ elimle yazıp sol ayağımla top oynuyorum garip bir şekilde, büyük yetenek.

Velhasıl gülben ergen’in yeni albümü umurumda değil.

1 yorum:

skoer dedi ki...

hayat;
sana güzel anasını satayım.