20080205

kuş

yazmak, uzun süre sonra yeniden yazınca ve hayatında bunları anlatabileceğin birileri olunca çok zor oluyormuş.

aklımda bir hikaye fazlası roman duruyor, geceleri uyumadan önce onu getiriyorum aklıma, birkaç dakika sonra bir masalda mışıl mışıl uyuyorum.

ve kapıdaki güvenlik abi tam çıkarken dedi ki: iyi akşamlar .... bey. Oradaki noktalı kısımlar benim ismim. şaşırdım. o kadar mühim biri değilim ben, neden ismimi bilir ki.

oysa, birkaçşeyvar buraya yazılabilecek ama sizin değerli vaktinizi de almak istemem. yeni kitaplarım geldi, onlara başlamak isterim de elimdekileri bitiremem, buna benzer bir çelişki.

en sevdiğim günlerin listesi ise hala değişmedi: cuma>perşembe>pazar>cumartesi. tembel birisi de sayılmam aslında.

parliement pazar gecesi kuşağı vardı bak, o aklıma geldi, annem yatırmazdı beni o bitmeden, iyi birşeydi o yüzden. polis akademisi 10'u vermişti, rambo vardı şimdilerde yeniden hortlayan, hep orada izlemiştik. tabii müziğini tek kalem geçerim bu yaşımda hala, o ayrı.

kafiyeli şiirler yazardım da ufak yaşımda, sevecek bir kız bulamamıştım platonikin karesi, buna da hala gülerim. önüm arkam sağım en çok da hayat bilgisi yalnızlığım sobe..

şimdi bir fanusun içinde yaşarken; çok mu kırılgan geldiğinden, çok mu saf, çok mu naif, çok mu içten, neden iki sol anahtarıyla açılıverir çocukluğum, bilmem.

artık beynimin onda dokuzuyla excel, geri kalanın 3te ikisiyle powerpoint alıyorum, geriye kalan sınıfın en büyüğü hasan ise tam fatihin istanbulu fethettiği yaşta hala ve havuzun dibindeki şerefsiz deliği tıkayamadık zamanında, o yüzdendir ki iflah olmuyor bu hallerim.

mutlusun mu diye sorarsan evet derim, şaka değil, sahicikten. ama daha mutlu olabilir miydim, bilmem.

Hiç yorum yok: