Normal şartlar altında hayat dediğin teksir kağıdı günler, acıklı bir televizyon dizisi, iki laf sohbet, birkaç dilim ekmek, iyi düşünülmemiş yalanlar, öylesine okunmuş bir kitap, sönsün diye yakılan sigara, ışıkları kapatırsın sonra, tatlı rüyalar..
90’a vurulmuş topların karşısı hipotenüs, normal şartlar altında, birbirine komşu mısralarda oturuyoruz biz, hiç balık tutmadım ben mesela, senin cebinde zengin kafiyeler, ve ilk harflerini birleştirince yazamadıklarımızın, hangi gaza sorarsan söyler ama sen uçan bir balondakine sor, yirmiikinoktadört litreyiz, tamı tamına..
Su dediğin iki oksijen bir hidrojen, muavin sorar birazdan, isteriz. Yanımızdan geçen arabaların bize göre hızını bulmak için, normal şartlar altında, ağır bir trafik kazası geçirmemiz lazım ve sen kulağıma bir fen kitabının en olmadık formülünü söyleyiverirsin, tüm sınavlarımızdan kalırız, ne farkeder?
İnce kenarlı merceklerden o karanlıktaki yıldızlara bakarız, f/2’sinde durmak gerekir böyle şeylerin, normal şartlar altında. Sana söylemiştim, bırak dağınık kalsın diye, şimdi topladığın bu yerde, herşey yerli yerinde, çekmeceler mutlu, gardrop gülümser, eşyalar düzgünce katlanmış bir valizin içinde, alışkın değilim, buz eriyince taşmayan bardağa bakar gibi, şaşırıyorum, iyi ki beni dinlememişsin.
Giriş, gelişme ve sonuçtan ibaret herşey, normal şartlar altında, girişte paltomuzu bırakırız vestiyere, gelişmede başka bir ülkeden bildirir muhabirler, sonuçta ne kaybedeceğiz?
Normal şartlar altında, sana bunu günde on defa söylemem gerekir. sahi bugün sana söylemedim sanırım. Sonra düşündüm de, gerekir mi?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
guzel.
bence de.
Yorum Gönder