20070322

f-p

Bahar geldi sanırsam. Zaten üvey evlat muamelesi görmüş yarım yamalak bir kışın kimseye faydası dokunmadı, üşümedik, ıslanmadık, sabah kalkınca işe gidemezsin diyen beyazlar görmedik. Biz, yani gencecik çalışanlar, müdür olmayanlar yani, patron diyelim hatta, şirketimizin deniz kenarlılığından faydalanıp cetvelle sahile çizgiler çekiyoruz öğle aralarında, tenefüs gibi birşey bu, bahar geldi ya ondan. Kimse geri dönmek istemiyor, sanki paramızı her ay başında kahveciler yatırır gibi, normal gibi birşey geldi bu da bana..

Zaten bizim neslin en azından tanıdığım kesimlerinde genel bir sıkıntı hakim, yaklaşık 2 sene olmuş çalışıyoruz, diyorlar ki böyle ömür mü geçer, kaç sene daha çalışacağız. O da doğru, hesaplayınca kafadan 35 sene var daha, yuh, o kadar yaşamadım bile ben. vallahi arada diyorum bırak bunları osman ama yatay hareketle de bir yere varılmaz. Neysekine seviyoruz işimizi, gücümüzü. Siz gençler anlamazsınız, bu çok büyük bir asset. (Asset diyen ağzımı eşşek arıları soksun, amin. )

Ayrıcana da biz yarın sevdiceğimle prag denilen şehre gidiyoruz, kıskanın biraz, buraya fotoğraf falan da koyarım. Prag dediğin çok romantik bir şehir imiş, bilemiyorum beni ne kadar açar. Öyle gez gez ondan da sıkılırız biz ailecek, zannımca biraz dolaşır kafenin birinde bira içeriz, sonra biraz da, sonra biraz bira daha. Uçtu uçtu silenzio & missilence uçtu.

Forgive for forgetting.. daha güzel bir şarkı sözü var mı ibrahim sadri, herkes sussun sen söyle..

20070318

f-a

300 isimli filmin beni benden aldığını, fragmanını on iki defa izleyip yarısında kendimi kaybedip " analarını sikicezzz.." diye yerimden fırlayarak julia'nın bana aldığı yumruk şeysine gittiğimi, iki gündür kendimi bir italyandan ziyade Sparta'lı gibi hissettiğimi belirtmek isterim.

film hakkında aman efendim çok şiddet var, yok paşam çok çizgifilmsel, ay ben nazik bir kızım gelemem öyle şeylere gibi ön yargısal yaklaşımı olanlar iş çıkışında kapının önüne adamlarını toplayıp gelsinler, 2 Sparta'lı ile kafalarını gövdelerinden ayıralım, kapansın bu konu.

sparta'dan memleketimize geri dönersek gazetenin arkasında gördüğümüz "eşcinsel masal kitapları yasaklandı" başlıklı habere ait kitap kapağı resmi missilence ile beni gülerken iptal etmişti. linkten de görebileceğiniz gibi masalın ismi "king & king". oha yani, ulan ne yapıyorsanız yapın da bir masalı alet etmeyin bari..

sonracığıma bizim mahallede hala sepeti uzatarak bakkaldan birşeyler alan teyzenin yaşadığını farkettim, ne kadar nostaljik, günümüz fast food dünyasında internetten söylüyoruz herşeyi ama sepetin içinde çırağa biraz bozuk para bırakmak kadar güzel değil sanırım, komplike hayatlarımız basit şeylerin altındaki ufak gülümsemeleri kaçırıyor, no problem, chippuan kazanıyoruz, fena mı?

onu bunu bilmem, Sparta candır, Leonaidus kralımızdır..

20070316

f-op

şirketimizin güzide simalarından birisi dedi ki haydi gençler sanatsal aktivite yapacağız...

aslında ben önce bahsi geçen şeyin garip sesli insanların konuşur gibi şarkı söyledikleri birşey olduğu bilincine varmadım, tiyatro falan zannettim, anladığımda ise missilence istekli gözüküyor diye ne olacak dedim, opera dediğin ne kadar sıkıcı olabilir ki*

öncesinde rakısal kebapsal bir aksiyon olunca umutlandım, 3 duble rakıyı bir güzel içtim, oh dedim, rahat rahat uyurum. nasıl olsa konuyu da biliyorum, ismi "ali baba ve kırk haramiler" olan hikayede açıl susam açıl'ı tahmin etmek için deha olmak gerekmiyor tabii ki.

neysem, akm dediğin büyük bir yer, girdik içeri, koltuklar rahat, oturduk. ablamızın biri de 8 yaşındaki dünya tatlımsı kızını da getirmiş, en az onun kadar heyecanlıyız. derken 40 kişi birden sahneye doluştu, harika, 40 kişi birden geri gidince dedim etraf sakinledi, uyku vakti gelmiştir, meğersem gelmemiş. missilence'in koluna doğru bi uzandım, gözlerimi falan kapadım ama nafile.

çok geçmedi, uyku yerine tuvaletim geldi, dayanılacak gibi değil. açtım kapıyı çıktım, kapıda görevliler var, kapıyı da tam kapanmayacak gibi ayarlayıp bıraktım, geri döneyim diye yani, bu kadar istekliyim, azimliyim. görevli amcaya dedim ki: " hoca, bu böyle dursun, geliyorum ben" adamın arkamdan "hayret birşey" dediğini duydum ama çaktırmadım. geri döndüm, " yahu bu olmaz böyle" dedi. " biz ne anlarız abi, yol ver geçem" diye ekleyince kıramadı.

girdim içeri ama olacak gibi değil, iki insan birbirine niye şarkı söyleyerek seslenir, ota boka neden bir melodi bulur, bilemiyorum. onbeş dakika falan böyle devam etti, akabinde perde indi ve fuayeye doğru koşar adımlarla ilerledik.

aramızdan 2 gazi verip yolumuza devam edecektik ki bi bakalım ne görelim, bizi opera'syona sürükleyen hanımkızımız paltosunu almış, rezalet, çılgınlık, kaos.. sonra diğer gaziler olarak herkes paltosuna doğru bir hücum etti; hayatında ilk defa operaya gelmiş (bu açıdan pek farkımız yok) 8 yaşındaki kızcağızdan işkenceye maruz kaldığımızı mümkün olduğunca saklayarak tabii..

bi efsaneye göre bu oyun kötüymüş, kurgu fenaymış falan ama cidden çook kaliteli birşey olmadıktan sonra sanırım bu işler en azından benim bünyeme ters. müzikalden de benzer şekilde kaçmıştık zamanında, bu iki oldu. sanat buysa saygı duyuyorum ama bana uzak rabbime yakın olsun, modern art gallery'ler neyimize yetmiyor kuzum..

*bak hala elim ayağım titriyor, normal halime dönebilmek için..

20070313

f-f

gece evde otururken oturma odasının saati yavaşca ileri gidince 10,11,12,1,2.. farketmeden televizyonun, müziğin, konuşmanın sesinin kısılmasını herkes farketmiştir. Sokaklar bu kadar mı gürültü yapar ki yağmurlu günlerde, işinden dönen insanlar çığlıklar mı atarak evlerine girerler, istanbul bir panayarın içinde volta atan gürültücü bir delikanlı anlaşılan; sıkıntılı, birşeyi bekler gibi, elinde sigara..

uzun zamandır yazmadığımı üç beş kişi farketmiştir. Bu üç ya da iki fazlası kişi benim yazdıklarıma deli divane olduklarından değil vakit geçirmek için giriyordur muhtemelen bu adresi. Belki de beni tanıyanlardır, tanıdığın birisinin yazdıklarını okumak keyifli olur çünkü, günlüğünü okumak gibi birşey. Şahsen benim tanıdığım biri yazsa şıkır şıkır okurdum.

Yağmur abi görüşemiyoruz nasılsın abi, hiç sesin çıkmıyor, ne zaman çıktı ki diyorsun, sen de haklısın..

Günlerin su gibi geçtiğini bir sürü beşer farketmiştir. Yapacak birşey olmadığını anlayanlar için carpe diem, sonsuza kadar yaşamak istiyorum diyenlere başarılar, her daim elindekinin bir fazlasını isteyenlere öpücükler, çok mutluyuz daha ne olsun diyenlere benden birer çay.

Hepimiz kredi kartıyız, hepimiz saatiz, hepimiz 1+1’iz, hepimiz televizyon dizisiyiz, hepimiz güzel bir hikayeyiz, hepimiz yalan dolanız, hepimiz çalışan insanlarız..

Farkındaysanız hepimiz benziyoruz birbirimize, kötü birşey bu..

20070310

f

bi defterim olsaydı, bi de kurşun kalemlerim, o zaman belki hikayeler yazardım.

ya da kendimi kandırıyorum, kandırırım, yaparım bilirsin..

20070307

f- ra

Akşam arabayla ağır trafikte ilerlerken radyonun scan tuşuna bastım. Bu aslında iyi birşeymiş, hep aynı altı kanalı dinleyen birisi için çok da matah olmasa bile farklı bir dünyanın var olabileceğini görebiliyorsun.

Benim şansıma türküsel bir kanal çıktı. Konuk sanatçının maalesef ismini unuttum, hasan diyelim, hasan mesela benim gözümde çok potansiyle bir türkücü ismi. Neyse, adam türküsünü söyledi, spiker kadıncağız dedi ki: “ hasan abi, buraya yığıldım beni mest ettin..”
Abi lafı gelince dedim ne oluyor, dinlemeye devam ettim.

Bu hasan abi çok acı çekmiş, 15 sene küsürdür bu piyasanın içindeymiş, gitse hemen kasetini çıkarırlarmış onun da abileri ama gitmemiş. Burda spiker abla hemen konuyu yakaladı tabii, “demek o kadar gururlusunuz, belli zaten abi.”

Fakat abi öyle bir konuşuyor ki keşfedilmemiş dev yetenek. Kendisi yıllarını bu işe vermiş, sesinden ve sazından çok emin: “bana destek olanları biliyorum, onlara çok teşekkür ederim, onlar olmasa ben de var olamam ama bu piyasanın içinde çekemeyenler de çok oldu, elimizden tutup yol gösteren olmadı” diyor. Mağrur bir tribün show..

Spiker abla telefon numarasını verince bir sürü yüz kişi aynı anda çevirmeye başlıyoruz. Hasan abi mp3’lerden dertli, bir de ulusal kanallara pek çıkamamaktan: “ abuk sabuk programlar yapıyorlar, sabah kanallarda izlenecek bir tane şey yok, türkü programını düşünmesi bile zor” . türkü programını yapacak yer bulur aslında ama geri kalanında kendisine katılıyoruz, trafik hala durmuş.

Telefonu benim yerime düşüren şanslı amca konuşuyor, şansa bak ki o da trafikteymiş, spiker abla uyarınca kenara çekiyor ve ekliyor, yaşı itibariyle abi diyecek bir pozisyonda değil kendisi: “ hasan, seni ilk çıktığından beri dinliyorum, arkandayız, devam et..” hasan abiden teşekkürler, spiker abla da katılarak renk kattığını belirtiyor.

Bense yavaş yavaş gitmeye çalıştığım yere varıyorum, aynı hayatımın memnun olduğum şekline geri dönerek.

Hepimiz bazen hasan abi değil miyiz?

20070304

f - erre


insanların bu sayfaya hangi yollar ile ulaştıklarına bakarken google aramalarını da görebiliyorum, yani birisi google'da birşeyler arıyor ve nihayetinde benim yazdığım kelimelere tekabül edince tıklayıp geliyorlar. şuursuz birkaç arkadaşın aradıkları şeylere baktım da :
  • bedava otuzlu kızlar ( zavallı sapık hoşgeldin..)
  • erkekler neden eve gelince cep telefonlarını saklar (buna üzüldüm, kız bunalımda herhalde)
  • NEJAT İŞLER FOTOLARI ( kızların böyle şeyler arayacaklarını vallahi farketmemiştim)
  • tokyonun şarkısı ( ??)
  • resmin içine girmek ( gel hocam, bu blogda hepimiz resmiz, benim götüme çerçeve girdi zaten)
  • kayahanın kızı ( yok artık lebron james)
  • japon gögüsleri nasıl olur ( lebron'la konuşsana sen de arkadaşım)
  • genclere gore en guzel ufak icatlar ( anne baba falan aradı herhalde bunu yavrusu için)
  • panterler nerede yaşar ( bilmem, nerede yaşar sahi?)
  • adaletsizliği bir yangından... kompozisyonu (google'da aramanın da bir mantığı olması lazım, bu ne şimdi)
  • istiklal marşı hangi şartlar altında neden ve nasıl yazılmıştır ( sanırım google'i insan falan zannedenler var)
  • erol evgin ölmüyor ( yardımcı olalım istersen)
  • dünyanın en güzel haber spikeri ( bunu ben de merak ettim)
  • hayatin anlami ( doğru yerdesin danny de vito)
  • sensiz bu dünyanın amına koyim sözlü şarkı ( bana kalırsa en iyisi.. hoca kasmış bi de google'a anlatmaya çalışmış nasıl birşey aradığını, yazmakla yetinmemiş)

tabii bilmem ne kadar post içindeki kelimeyi düşününce google amca ne yapsın, bakıyor ben match ediyorum, hop şiribom, 35.000 sonuç arasında senin gibi salağa bunu uygun bulduk diyor. tabii süper hizmet bunları ararken siteye gelen müslümanların yüzlerini çekmek olurdu.

sonra size yılmaz'ın hikayesini anlatıcam, bjk-gs maçı öncesi bir balıkçı...

20070303

f-a

çok bozulduğum şeylerden birisi bu ülkede kraliyet kurumunun olmaması. cumhuriyeti seviyoruz o ayrı, saygımız sonsuz ama abartmıyoruz tabii ki, kayseride bir arabanın arkasında "Atatürk seni çok seviyoruz" diye bir yazı vardı, oha demiştim

neyse, mesela bizim de bir kralımız kraliçemiz prensesimiz olsa fena mı olurdu? salak manken haberlerini izleyeceğimize onların maceralarına takılırdık, prens bi saçmalardı eğlenirdik, davetlere gidince kıyafetleri ile ilgilenirdik falan filan. şatoları olurdu, yüz tane odalı, kırk tane arabaları olurdu, armaları olurdu. çok heyecan verici vallahi..

herşeyi geçtim çok da prestijli birşey. başka bir ülkeye karşı gitmesi gelmesi bile bir olay, bakınız beatrix. kelime olarak da çok havalı, kral ozan, vaoow, duyamadım bi daha söyle, kral ozan, vay vay vay.

bugünden sonra sizlerinde ve dük olan babamın da desteğiyle kendimi prens ilan ediyorum. bu işi layıkıyle yapabileceğime inancım sonsuz. artık dj, yazar, beyaz yakalı çalışan, rallici gibi sıfatlarımın yanına prensi de ekledim. küçük prensim ben, her türlü şımarıklığı yapabilirim, ey mankenler siz de gelin benimle ilgilenin artık..