bazen herşey o kadar hızlı olup bitiyor ki filmin sonunda the end yazısı çıktığında daha yeni başlamıştık diyorum. bazen ise fazla kırıcı olabildiğimi anladım, aslında iyi niyetimden ama bu pek anlaşılmaz. bu yaştan sonra da birşeyler öğrenebiliyor insan, tek tük, ufak tefek, yarım yamalak. tıngır mıngır. ikilemelerin içindeki yalnız betimlemelerin oysa iyi niyetliydik neden böyle oldu diye biten soru işaretleriyim.
tam alkolik olduğumdan şüphelenip bir psikiyatristin bekleme salonunda bilgilendirme broşürünü okurken (alkolik misiniz, bu dört soruya cevap verin diye başlayan) pek kıymetli bir arkadaşım dedi ki ben de her gece içiyorum, tabii abartmadan. rahatlamak kelimesi buraya uygun düşecektir. geçen sabah başım ağrıyarak uyandım, ah dedim, içtik yine bööle oldu, birkaç saniye sonra hatırladım ki çok uzun müddet sonra içmeden yattığım tek gece oymuş, olabilir bunlar neden olmasın..
yabancıların düğünleri bizimkilerden daha güzel. kız olsa idim kilise düğünü isterdim ama bir erkek olarak bunu aklımdan bile geçirmiyorum. konuşmalar var, yürüyüş var baba ile falan, açıyorsun tv7'i bizimkiler kına yakıyor, nasıl gireceğiz avrupa birliğine bu şekilde bilemiyorum. unutmadan bir de kır düğünü denen birşey var, türkler de buna hastadır, on kızdan dokuzu bunu ister. ulan kim benimle neden evlensin iki saniye gerçekci olalım.
sen hala o fotoğrafı saklıyor musun, paloroid ve yaşlı amcanın yüzündeki gülümseme kadar güzel. bana bunu yapmak zorunda mıydın, neyse, masal bitti.
1 yorum:
bir de dünya müstakbel karı and/or kocalarının bu konudaki değişmez ortak noktası hepsinin öyle ya da böyle çevrenin gazına gelmeleri.
ne kırı ne kilissssesi?
hani samanlık?
hani seyran?
inek içmedi dağa kaçmadı değil mi?
Yorum Gönder