Ben fakir insanların çirkin fotoğraflarını görünce üzülürüm, onların poz vermeye çalışmış ama bana göre hatta bize göre komik olmayan halleri içimi burar, bırakmasaydım sigara içmek isterdim. Bir zamanlar kaliteli bir çantası olmadığı için kız arkadaşına hep uzaktan uzağa üzülmüş, ileride ona en güzellerini alırım demiş bir arkadaşım vardı ki gitti başkasıyla evleniyor şimdi, o aklıma gelir ama sigara içemem, içmeyi çok istediğimden değil, adetten.
Yazılarım bile inci gibi bir beyaz sayfada eğri büğrü gözükür, kar’ın yanında hangimiz beyazız, bir sen, sen anladın sen, sen anla zaten.
Sonra o sıradan insanların gülümseyen resimlerini de görürüm, resim ile fotoğraf arasında ikinci sınıftan yatay geçiş yaparım, sonra onların bira yerine madensuyu içen halleri, sonra onların çok da paraları olmadığından alışveriş merkezlerinde buluşan halleri ve bunu dert etmeyişleri..
Yani paranın faniliği, bir gün ölecek olmamız, ertesi gün kanıp gitmemiz, bazen kanayıp gitmemiz, neyin önemi var ki, sen anladın, sonra büyük ekran bir televizyon, sonra eski bir kanepe, sonra iyi kazanıyorum çok şükür, sonra neşeli bir şarkı, malum iş güç, sonra herkes kendi yoluna.
Sonra sepette yumurtalar, sonra birine birşey olursa, sen üzülürsen, üzülürüm.
3 yorum:
Geçen gün işyerine bir satıcı geldi,haciz geldiği için çok ucuza satması gerekiyordu 3 gün içinde. Aman Allahım herkes ucuza aldığı için ne kadar da mutlu oldu.Kimse adamın durumunu düşünmemişti bile, önemli olan işlerini halletmeleriydi.
Bu arada niye yazıda fotoğraf-resim ayrımı yaptınız merak ettim. Fotoğraf daha mı gerçekçi anlamına geliyo?r
öyle bir anlama gelsin, bilmem, genelde ikisini çok manalı kullanıp değiştirmiyorum.
niye üzülüyorsun ki onlara?
bence onlar bizim halimize bakıp bize üzülüyorlardır.
"ben bu yamalı elbisenin içinde bile gülümseyebiliyorum fakat sen ipeklerin çeşit çeşit kumaşların içinde bile hala mutsuzsun" deyip..
Yorum Gönder