Senin gözlerinde bir cinayet var bebeğim. Bir aşkı öldürmenin sessiz sakinliği, tüm deliller saklanmış halının altına, mevsimlerden deniz seçilmiş fon olarak, kendine kısa bir not bırakmışsın, aynanın üzerine, kendine en fazla baktığın yere, “masumsun” yazmışsın.
Senin ellerinde kayıp bir şehir var bebeğim. Sokakları elinle koymuş gibi buluyorsun, harita metot defterine çizmişsin dersin arasında, taş bir evin önünden geçiyorsun biraz üzgün, saklı mektuplar asıyor balkona kadınlar, balığa kenar bir iskele kondurmuşsun, onlara bakıyorsun gülümseyerek, yürüyorsun, ellerin beyaz, ellerini tuttuğum vakitler mazi, aklına geliyorsun kendimizin, gitmesen, oysa o şehir daha güzel, kaybolmak sıkı bir macera filmi, anlıyoruz, anlıyorum, bir şehir, ellerin, ellerinle çizmişsin, gitmek için.
Senin saçlarında benim ellerim var bebeğim. Yeni uyanmışsın daha, yastık muzdarip, yastığa kokun sinmiş belli ki, habersizsin, saçına bir toka arıyorsun komidinin üstünde, bir filmin ilk sahnesi gibi geliyorsun aklıma, yavaş bir şarkı eşliğinde mutfağa yürüyorsun, saçların dağınık, tokan cebimde kalmış çünkü, cebimdeki üç beş kuruşun ortalaması ile ikimizi almışım iki kere, biri bana, biri kuşların, kalanıyla sana bir toka.
Senin mecburiyetin bir yağmur bebeğim. İki nokta arasındaki en kısa mesafede gidip geliyorsun, ne yapacağını bilemezken kendine haddini bildiriyorsun; oysa, bir yağmur temize çekecek bütün sevdiğin aşk şiirlerini, bir yağmurda ıslanmayacaksın sen, kaçacaksın, kaçtıkça peşinden gelecek eylül, başına koyduğun son’ların intikamı alınacak senden, böyle olsun istemeyeceğim içimden, mevzu bahis sen olunca ikiye sıfır veren tüm bahisleri kazanacağım, istemeden.
bir yağmur, beklediğin bir yağmur akıp gidecek içinden ve gözlerin bir cinayete tanık, ve ellerine bakamayacaksın kederinden, ve saçların sana kızacak benden fazla, ve bir yağmur seni benden alacak, biliyorsun.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder