Benim bütün gömleklerim çizgili, pantolonlarım ütülenmiş iz bırakarak, kemerime fazladan bir delik açılmış tutsun diye, ellerinden, ayakkabım eskidi eskiyecek, eskici.
Her sabah bir devlet memuru gibi gidiyorum işe söylenerek, sen olmasan, yanında uyanamaz çalar saat, çoktan geç kalmış olurdu, eylül, yastık yorgan sen, bir ufak öpmek seni, iyi bir şarkı dinlemek gibi sabahın iyi saatte olsunlar bir vaktinde.
Bir sigara içsem, sigaram, kibritlerden çalınmış ufak bir kaçamak lakin rüzgarlara küs ve yıldızı hiç barışmamış seninle, masana koyduğun resmi saymazsak, birkiüç vakte bırakıyorum, böyle şeyler düşünmeyi.
Benim bütün senlerim gülümser, kolların sakin bir kasaba, eski zaman resimlerinden kalmış gözlerin, kızdığın vakit annem gelir aklıma, akıllanmamış çocukluğum yaramazlık yapar, ama bu kadarı hakkımdır, hakkım var, sana tapan memleketimde.
İçinden geçtiğimiz şehirlerde insancıklar yaşar sevgilim, iyi olduğunu düşündüğümüz kimseler, yaşlı teyzeler kapının önünde oturur, genç delikanlılar duvara yazı yazar, amcalar kahvede. Kırmızı bir ışıkta durunca bize bakarlar belki, arabanın içindeki insancıklar oluveririz, cinaslı bir kafiye, kimseciklerin aklına gelmeyecek bir hatıra, başka bir şehirde görüşmek üzere, esen kalırız.
Benim bütün gömleklerim çizgili ve senin yüzünde oltasına balık gelmiş bir gülümseme. .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder