bu satırları van'ın bir otelinin lobiye benzer ama çalan müziklerden (cranberries, rainman soundtrack, biip bapbap barapbop vs..) ne olduğunu anlamaya çalıştığım yerinden yazıyorum.
okuyanlarla aramızda en azından 2000 km vardır, eğer isveç üzerinden istanbula ulaşmaya çalışırsanız bu km daha da uzar, uzar gider, gidilecek yer varsa aklınıza gelen oraya da giderim ben.
buradaki insanlar çok iyi, dvd'ci abi benim için bulup birşeyler getirecek, garson çocuk beni başbakan sandı, sokaklarda bir sürü mendil satan öğrenci var ama istanbuldakiler aksine bunlar gülüyorlar ve ister istemez eliniz cebe gidiyor. buranın çok aktif tiyatrosu bile varmış, herşey yok tabi, ama olanlar yetiyor insanlara. bu değil mi zaten, bize yetmeyen ama onlara iki dirhem bir çekirdek fazlasıyla, gülüyor herkes diyorum, hayat zor ama koymuşlar hayata, size birşey olmasın.
yaşayıp gidiyoruz george, farkettiğim aslında gark ettiğim bundan öte değil. istersen burada bir köyde istersen bebekte bir yalıda yaşa, istersen üzerinde seni seviyorum yazan bir motosiklete bin, istersen 505 beygir gücündeki bir corvette'e. eee neticede insan evladısın, lakin bu insan evlatları kendilerine dert bulmakta pek bir maharetli, işler güçler arasında yitip gitmeye meyilliyiz, buyuz yani. şimdi bu lobiye benzer yerde yaşadığımın farkına varıyorum, az önce kendime dokundum, kanlı canlıyım, herşey yolunda.
sevimli roman kahramanlarına benzeyen bir sevgilim var benim, daha ne olsun, herşey yolunda..
3 yorum:
Ben Van'a çok gitmek istiyorum, bir yerde 360 gün güneş gördüğünü okumuştum. Ruhuma faideli olurdu öyle bir yerde yaşamak. Hem insanları da güzelmiş di mi? Eh bir de kedi alırım, bunu da bir hayat alternatifi olarak kayıtlara geçeyim barim.
bu arada cidden van hakkında bööle diyorlar, yani 365 günün 350sinde güneş varmış.
belki de insanlar o yüzden o kadar gülüyordur, kimbilir?
van golunde yuzuverseydin bi de, saclarin rengini pit diye acarmis
Yorum Gönder