20060211

v

Bazen de yağmurlu bir hava olurdu, dışarı çıkıp oynayamazdık. İşte o havaların birinde, saat yağmuru yarım geçer iken, babam lojmanın etrafında kornalar çalarak camdan bakmamızı istedi, 92 yılıydı ama artık bizim 93 model bir şahin arabamız var idi, kasım ayında bir sonraki yılın modelleri çıkarmış meğersem, babam öyle demişti. kara şimşek gibi birşeydi o, reno 9 broadway ile doğan slx'leri hesaba katmazsak ve TRT1’in 2 olamadığı vakitlerdi, mutluyduk.

İşte o TRT'nin 1 akşamında ‘geçmiş bahar mimozaları’ diye bir dizi ekranlarımıza konuk olurdu. Oysa ben hala mimoza neye benzer bilmem; ama o isim, hiç izlemesem bile o dizinin zincirleme isim tamlaması aklımın bir yerinde kalacaktı ve o gece cırtcırtlı ayakkabıdan bağcıklıya terfi edecektim. Annem ve Berrin teyze olanca sabırları ile bana 3 farklı yoldan bağlamayı öğretecekler, ben dalga geçecektim ve aniden annemin kızgın bağrışı ile zihnim açılıp LA gear marka ayakkabılarımla başbaşa kalacaktım. O zamanlar La gear marka ayakkabası olmak ağır sorumluluktu, reebok’ın pump modellerinden bir önce..

Lakin ben hiç bir zaman susam sokağında yaşamak istemedim, teenage mutant ninja turtles’ta daha karizmatik kelimesi icat edilmeden öyle olan splinter ustanın genç öğrencisi olacaktım, artık ne iş gelirse, edi ve büdüyü zor durumlardan kurtarabilirdim, dıtdırıdıdıtt ghost buster’ta hayalet avlardım, transformers optimus prime’da kötü robotlara karşı savaşırdım. Hayallerim ve kahramanlarım vardı, bir de mikasa marka basket topum. almanyadan gelmiş kontra-pedal bisikletimi asker abi 'bu kız bisikleti' dediği için listeden çıkardım.

Misket oynamaya çıkmadan önce, şans getirmesi için, ışığı açar ve olanca sesimle “ışığııın gücüüüü” diye bağırmayı ihmal etmezdim, büyükannem farketse kadıncağız yeni bir din bulduğumu düşünecekti, neyseki elimdeki tüm misketler ütüldüğünde (?) bana kıyamaz, kesesinden birazcık para çıkartır ve beni markete yollardı, yenilerini almam için: kaybetmek kaç para, kazanmak ne demek anlamaya çalışırdım.

Güzeldi be..
(bu yazı gölgelerin gücü adına yazılmıştır)

3 yorum:

sickprincess dedi ki...

bana yagmurlu bir gunde yeni arabasini gosteren babami yagmurlu bir gunde arabasinin icin de kaybettim. O onde oturuyordu ben arkada, ve onu ne he-man kurtarmaya geldi ne de sevgilisi oldugunu sandigi she-la..

Adsız dedi ki...

Esaslı bir misket maçının ardından, mahalleye(!) dönerken yolda karşılaştığın arkadaşların sorarlar "ütüldün mü?" diye, tarifsiz bir keyifle misketlerin olduğu cebini dışardan tutar tüm misketleri iki avucunla sıkarsın.. Koca bir cep dolusu misket asaletin timsalidir.. Taşıyamayacağın kadar fazla olduklarında da "kapış" yaparsın ki bu adete bazı mahalleler "karambol" derlerdi.

Asuman Unsal dedi ki...

güç sende artık