20080104

kelime

Sen bana bir kelime söyle, söyle ne olsun; yazımız birşey hakkında olmak zorunda değil, sen bir kelime söyle, yeter ki söyle; bulut ve dediğin gibi ben hiç beyaz kelimesini kullanmıyorum, sen şimdi bunu farkettin ve bulut. Bulut olur, bulut beyaz bir kelime, bulut nereden baksan başka birşeye benzer, bulut geçer gider çünkü, durmaz meselelerin üzerinde, ve sen bu yazı nereye varacak diye beyaz sayfaya bakıyorsun. Sen bulut dedin diye yazmak zorunda değilim, biliyorum, beyaz dedin diye kar da yağıyor bu şehre, ve sen pencereden şimdi yağıyor mu diye bakıyorsun, yağmıyor, gitmiş, bulut..

Başka bir kelime söyle, bu sefer gitmeyeninden olsun, yanımda oturuyorsun, saçların birkaç santim ötemde, gözlerini dikmişsin tavana, ve bana birşey soruyorsun; masalları seviyorsun sen, bir hikayenin sonu var diyorum sana, aynı hikayenin masal kahramanları oluyoruz bir anda, saçların birkaç santim ötemde ve seni ufacık öpüyorum.

Kelime mi diye soruyorsun, giriş gelişme sonuç, yani ihtiyacımız olan bir tane daha kelime, öncekilerle alakalı mı olsun diye soruyorsun, olsun mu, aklından kaldırım geçiyor, oysa kaldırım geçmez böyle cinaslı kafiyelerde, sen o kaldırımda oturmuş ikimiz adına kocaman laflar ediyorsun, bir yerlerinde kırıldı kırılacak ufak bir kız, kaldırım büyükannemlerin mahallesini getiriyor aklından aklıma, çekirdek yenilen şilteli akşam muhabbetleri, komşunun kızı olsan belki farketmezdim seni, sırf bu yüzden onca vakit bekleyip başka bir kaldırımdan hayatıma giriyorsun, yüzünde neden olduğunu anlamadığım kırılgan bir ifade, ufak bir kız çocuğu gibi, saçların birkaç santim ötemde, bana bakıyorsun.

Sen bana bir kelime söyle, ya da sen dur, iki kelime; seni seviyorum..

2 yorum:

skoer dedi ki...

ooo öyle söyle deyince olsa.

silenzio dedi ki...

yok, o öyle söyle deyince oldu. missilence yanımdayken yazılmıştır yani bu yazı. kendisinin yazdığımdan haberi yoktu tabii.