Şimdi bahar geldi ya, senin eteklerine yeşiller düşer, saçlarına ahmak ıslatan yağmurlar, çantanın içinde ufacık tokalar, terliklerini çıkartırsın şıpıdık şıpıdık, gözlerinde gülen bir çocuk, üç yaşında minik bir kızsın aslında, aslında parka gitmemiz lazım bizim, yanyana salıncaklar bulup kaydırak sırasına girmeliyiz, dondurma yemeliyiz, gülmeliyiz, ayakkabılarımızı pardon terliklerimizi çıkarıp çimlere basmalıyız, piknik yapmalıyız senin oyuncak fincanlarınla, bana yaptığın domateslerden ikram etmelisin plastik tabakta, çok güzel olmuş deyip seni yanağından masumca öpmeliyim.
Hava kararmalı, eve gitmemeliyiz, elimden tutmalısın karanlık sokakta, hala bahar gelmiş, bir gelmiş gitmek bilmemiş sonrasında, sonra heryer sahil olmalı, bildiğimiz herşeyin denize kenarı olmalı, yürümeliyiz, sana demeliyim ki hayat zor, bir müddet ama üç saniye kadar bir müddet sessizlik olmalı, dünyanın en komik şeyiymiş gibi kahkahalar bulup ismin –biz hallerinden...
Dedim ya gülmeliyiz, iki yakamız bir araya gelmemeli laubali halimizden, tahtaya yazılan yaramaz öğrencileriz biz, alt alta ve tüm sınıfın bilip abuk sesler çıkardığı bir aşk, tenefüs dersini sevmeliyiz en fazla, ben en fazla seni sevmeliyim, bir soru işaretinin –d şıkkını yuvarlak dışına taşmayacak şekilde işaretleyerek;
a) bilmiyorum
b) bilmiyorum
c) bilmiyorum
d) hepsi + sen
20060416
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
utanmasam aglayacaktim okurken. gecmisten, gelecekten, en cok da simdiden utandim, icime akti gozyaslarim. -"bundan bana ne?" de diyebilir insan, desin cekinmesin-
Yorum Gönder